CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, geçen günkü konuşmasında çok çarpıcı bir açıklamada bulunmuş ve “GEÇMİŞTE BİRİLERİNİ YAKALADILAR MI, CEBİNE ESRAR KOYARLARDI, SONRA DA YAKALARLARDI…” demiştir.(haber için tıklayın)
Bu çarpıcı açıklama, 1991 yılında Sayın Adnan Oktar’a yönelik olarak gerçekleştirilen kokain komplosunu bir kez daha, üstelik son derece tecrübeli bir siyasetçinin ağzından teyit etmektedir. 1991 yılında, Sayın Adnan Oktar’ın evinde arama yapan kalabalık bir polis ekibi, 3-4 dakikalık bir arama sonucunda, dev bir kütüphanenin orta rafında, ellerine aldıkları 3. kitabın içinde kokain bulmuşlardır. Komplo girişimi bununla da kalmamış, Sayın Adnan Oktar’ın yemeğine, emniyette gözaltında bulunduğu sırada kokain karıştırılmış ve gözaltına alındıktan 72 saat sonra kanında kokain çıkması sağlanmıştır. Ancak bu miktar, 72 saattir gözetim altında tutulan bir insanın kanında bulunabilecek miktarın çok üstünde çıkmıştır. Dolayısıyla Sayın Oktar’ın kokaini, gözaltına alınmadan önce alması mümkün değildir. Nitekim kokainin Sayın Adnan Oktar’a gözaltında bulunduğu sırada verilmiş olduğu, dünya çapında 16 ayrı tıp kurumundan alınan raporlarla doğrulanmıştır. Türk Adli Tıp Kurumu da kokainin gözaltında Sayın Adnan Oktar’ın yemeğine karıştırılmak suretiyle verildiğini teyid etmiştir. Mahkeme de olayın komplo olduğunu kabul etmiş ve Sayın Adnan Oktar beraat ederek aklanmıştır. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın “BİRİNİN CEBİNE ESRAR KOYARAK, KOMPLOLAR DÜZENLENEBİLECEĞİ” şeklinde belirttiği gibi bundan tam 19 sene önce Sayın Adnan Oktar’a da bu şekilde bir komplo düzenlenmiştir. Üstelik bu komplo Adli Tıp Kurumunca tesbit edilmiş ve mahkemelerce tasdik edilerek resmileşmiş bir gerçektir. Ancak kokain komplosunu manşetten haber yapan bir kısım basın, yaşananların bir komplo olduğu ortaya çıktığı zaman sessiz kalmış ve Sayın Adnan Oktar’ı aklayan beraat kararına gazetelerinde hiçbir şekilde yer vermemişlerdir. Aslında psikolojik savaş yöntemlerinin nasıl işlemekte olduğu, herkes tarafından bilinmektedir. Ve Sayın Adnan Oktar’a yapılan tüm bu komplolar, herkesin gözleri önünde gerçekleşmiştir. Mahkeme kayıtlarıyla da yapılmış olan tüm tuzaklar belgelenmiştir. Buna rağmen bir kısım basında bu gerçeğin hiçbir zaman dile getirilmemiş olması, uygulanan yöntemin ne kadar planlı ve kasıtlı olduğunu gözler önüne sermektedir. |
Bir Cevap Yazın